Ecz. Suat Birlik
Köşe Yazarı
Ecz. Suat Birlik
 

Turizm Gerçek,Okullar GELECEK

Öncelikle size Türk Toraks Derneğini tanıtmak istiyorum. Türk Toraks Derneği, merkezi Ankara'da bulunan bir sivil toplum kuruluşudur. Türk Toraks Derneği 1992 yılında Göğüs ve Solunum Hastalıkları uzmanı doktorların öncülüğünde Ankara'da kuruldu. Derneğin, sayısı 1900'den fazla olan kayıtlı üyesi bulunmaktadır. Türk Toraks Derneği'nin amacı, "eğitim, araştırma, hasta bakım standartları ve ulusal politikalar oluşturarak solunum hastalıklarında en etkin korumayı ve tedaviyi sağlamak ve ulusal akciğer sağlığını geliştirmek" şeklinde açıklanmaktadır. Covid -19 hastalığıyla en büyük savaşı Göğüs ve Solunum Hastalıkları uzmanı doktorlarının yaptığı bir gerçektir.   Soru: SARS-CoV-2 virüsünün varyantlarının gelişimi sürpriz midir? Cevap: Hayır sürpriz değildir. Virüsler sıkça mutasyon geçirirerek kendilerini farklılaştırırlar. Ancak her mutasyon varyant demek değildir.   Soru: Virüsün mutasyon geçirmesine aşılar mı neden oluyor? Cevap: Hayır, virüsün mutasyon geçirmesinin en önemli koşulu özgürce çoğalabilme fırsatını bulmasıdır. Aşılanma ise mikroorganizmalara karşı insanın bağışıklık sistemini güçlendirip virüsün çoğalmasını engellediği için hataları, yani mutasyonları ve mutasyonlar sonrasında yeni varyantların oluşumunu engeller.   Soru: Mutasyon ile varyant arasındaki fark nedir? Cevap: Mutasyon, mikroorganizmadaki genetik değişikliktir. Tek başına bir önemi yoktur. Ancak eğer bu mutasyonlar artarsa mikro organizmanın davranışı değişir –ki biz o zaman bu yeni değişmiş mikroorganizmaya varyant deriz.   Soru: Delta, böyle bir varyant mıdır? Cevap: Evet, orijinal SARS-CoV-2 virüsünde zamanla pek çok mutasyon olmuş ve orijinal virüsün davranışı değişmiştir.   Soru: Delta varyantının davranışında nasıl bir değişiklik olmuştur? Cevap: Delta’nın orijinal virüsten en önemli farkı insan hücrelerine bağlanabilme kapasitenin artmış olmasıdır. Bu değişim sayesinde delta varyantı önceki haline göre çok daha bulaşıcı bir biçime dönüşmüş ve su çiçeği kadar bulaşıcı bir karakter kazanmıştır.   Soru: Delta varyantı ile hastalanan kişilerin yakınmalarında da bir değişikliğe yol açmış mıdır? Cevap: Evet. Delta varyantı ile hastalanan kişilerin ilk yakınmaları öksürük ve koku kaybından ziyade burun akıntısı, boğaz ve baş ağrısı olmaktadır.   Soru: Delta varyantı orijinal virüs ve diğer varyantlara kıyasla daha az şiddette hastalığa mı yol açıyor? Cevap: Hayır, tam aksine delta varyantının diğer varyantların aksine daha ağır hastalığa yol açabildiği yolunda ciddi veriler vardır. Daha önemlisi bu varyant, COVID-19 hastalığının tedavisinde temel ilaçlardan birisi olan monoklonal antikorlara karşı da daha dirençlidir.   Soru: Delta varyant ile ölüm sayıları geçmişe kıyasla daha mı düşük? Cevap: Aslında düşük değil. Sadece günlük yüz civarındaki ölümlere alıştık. Ayrıca eskiden bu vefat sayılarına ulaştığımızda günlük vaka sayıları daha yüksekti.   Soru: Yapılan aşılar işe yaramadı mı? Cevap: Tam aksine çok işe yaradı. Hatırlarsanız aşı öncesi hemen her gün bir sağlık çalışanı ölüyordu. Aşıdan sonra bu ölümler çok azaldı.   Soru: Aşılanma delta varyantında işe yaradı mı? Cevap: Evet yaradı. Ne yazık ki halen kaybettiğimiz insanların çoğu ya hiç aşılanmamış ya da aşılarını tamamlamamış kişilerdir. Aşılanmayı ne kadar arttırırsak delta varyantının yol açtığı ölümler de o oranda azalacaktır. Zaten araştırmalar aşılanmamış kişilerde delta varyantının daha ağır hastalığa yol açtığını göstermektedir.   Soru: Kullanılan aşılar tüm varyantlara karşı koruyucu mu? Cevap: Evet tüm aşılar tüm varyantlara karşı halen koruyucu. Ne iyi ki aşının etkisiz olduğu bir varyant henüz gelişmedi. Ancak eğer aşılama yaygınlaşmazsa virüs hayatta kalabilmek için bu yönde mutasyonlar geçirerek aşıların etkisiz kalabileceği bir varyant geliştirebilir.   Soru: Aşıların etkili olmasından ne anlamalıyız? Cevap: Aşıların ilk ve öncelikli amacı ağır ve ölümcül COVID-19’ un geçirilme ihtimalini önlemektir.   Soru: Tek doz aşı korur mu? Cevap: Türkiye’ de kullanılan aşıların tümü iki doz ile etkin biçimde koruma sağlamaktadır. Bunun tek istisnası daha önceden hastalık geçirmiş olmaktır. Daha önce hastalık geçirmiş olanlar tek doz mRNA (Türkiye için Pfizer-BioNTech aşısı olan Comirnaty) aşısı ile korunabilirler.   Soru: Aşı olan hastalık geçirebilir mi? Cevap: Evet geçirebilir. Çünkü halen kullanımdaki aşılar hastalığın hafif biçimde geçirilmesini tam olarak önleyememektedirler.   Soru: Aşı olmuş kişilerin bulaştırma kapasitesi ve süresi aşı olmamış kişilerle aynı mıdır? Cevap: Hayır değildir. Aşılanmış kişiler, aşılanmamış kişilere göre hem daha az virüs taşırlar hem de daha kısa süre bulaştırıcıdırlar. Çalışmalar bu iki nedenden dolayı toplum genelinde hastalığı yayan kişilerin ağırlıkla aşılanmamış kişiler olduğunu ortaya koymaktadır.     Soru: Varyantlardan korunma yöntemlerinde bir değişiklik var mı? Cevap: Evet “Maske, (Fiziksel) Mesafe, Hijyen” üçlüsüne “Havalandırma” eklenmiştir. Kapalı alanların etkin biçimde özellikle doğal yoldan havalandırılması korunmanın temel bileşenlerinden birisi haline gelmiştir.   Soru: Standart tıbbi maske kullanmak yeterli mi? Cevap: Kapalı mekânlarda çalışma zorunda kalan insanlar için yeterli olmayabilir. Bu kişiler mümkünse standart cerrahi maske yerine havadaki virüsün yüzde 95’ini süzen özel maske kullanmalıdır.   Soru: Bunlara ek olarak sağlıklı olmak için neler yapılmalı? Cevap: Ölçüm yapılarak D vitamini eksikliği gösterilmediği sürece D vitamini alınmamalı. Besin takviyeleri kullanılmamalı. Sigara ve/veya herhangi bir tütün ürünü kullanılıyorsa hemen bırakılmalı. Elektronik sigara ve ısıtılmış tütün ürünlerinin de COVID-19 hastalığını ağırlaştırdığı bilinmeli. Açık havada spor yapmak ve ideal kilonun koruyucu olduğu unutulmamalı.   Soru: Kapalı alanlar ve havalandırma deyince aklımıza okullar geliyor.  Sizce okullar açılmalı mı? Yüzyüze eğitim büyük bir risk değil mi? Cevap: Evet bir risk. Tümüyle güvenli koşullar yok ne yazık ki. Ancak ülke olarak bir konuda karar vermeliyiz: Eğitim riskini mi göze alalım, turizm faaliyetlerini mi? Çok açık ki ekonomi uğruna turizm riskini göze aldı. Oysa turizm gelirleri kısa dönemli kazançtır. Eğitim ise bir toplumun orta – uzun dönemini belirler. Ne yazık ki Türkiye, ekonomik sorunlar nedeniyle ülke olarak orta – uzun dönemini kaybediyor. Özellikle orta – düşük sosyoekonomik kesimlerin yaşama tutunabilme şansını yitiriyor. Okulların kapalı olması nedeniyle erkek çocuklar hızla çalışmaya, kız çocuklar ise evlenmeye yönlendiriliyor. Bu nedenle geleceğimizi yitirmemek için okulları mutlaka yüz yüze eğitime açmalıyız. Güvenli eğitim ortamını oluşturmalıyız.   Soru: Sizce güvenli eğitim ortamı nasıl oluşturulur? Cevap: Öncelikle Türkiye genelinde halen artış döneminde olan salgını baskılamalıyız. Eğer ülke olarak okulların açılacağı Eylül ayına günlük yirmibinleri aşan bir hasta sayısı ile girersek okulları açık tutmayı başaramayız. Ayrıca bu dönemde hızla öğretmenleri aşılamak ve hem yeni sınıflar yapıp hem de yeni öğretmen istihdamı yaparak öğretmen başına düşen öğrenci nüfusunu azaltmak zorundayız. Son olarak sınıfların havalandırmasını yetkinleştirmeliyiz. Tüm bunlar başarılmayacak işler değil. Unutmayalım bir yılı aşkın bir zamandır okullarımız kapalıydı. Zamanımız oldukça çoktu.   Soru: Okulları açtıktan sonra neler yapılmalı? Cevap: Okullarda hem öğretmenler hem de öğrenciler için yaygın PCR ve hızlı test taramaları yapılmalı. Aileler de yakınması olan çocukları okula birkaç gün göndermeyerek okulların açık kalmasına katkı sunmalı. Mecvut durumda delta'nin bulaşıcılığı çocuklarda da daha yüksek ama çocuklarda daha ağır seyrettiğine dair bir bilgi yok.    Türk Toraks Derneği http://www.toraks.org.tr/
Ekleme Tarihi: 22 Ağustos 2021 - Pazar

Turizm Gerçek,Okullar GELECEK

Öncelikle size Türk Toraks Derneğini tanıtmak istiyorum.

Türk Toraks Derneği, merkezi Ankara'da bulunan bir sivil toplum kuruluşudur.

Türk Toraks Derneği 1992 yılında Göğüs ve Solunum Hastalıkları uzmanı doktorların öncülüğünde Ankara'da kuruldu. Derneğin, sayısı 1900'den fazla olan kayıtlı üyesi bulunmaktadır.

Türk Toraks Derneği'nin amacı, "eğitim, araştırma, hasta bakım standartları ve ulusal politikalar oluşturarak solunum hastalıklarında en etkin korumayı ve tedaviyi sağlamak ve ulusal akciğer sağlığını geliştirmek" şeklinde açıklanmaktadır. Covid -19 hastalığıyla en büyük savaşı Göğüs ve Solunum Hastalıkları uzmanı doktorlarının yaptığı bir gerçektir.

 

Soru: SARS-CoV-2 virüsünün varyantlarının gelişimi sürpriz midir?

Cevap: Hayır sürpriz değildir. Virüsler sıkça mutasyon geçirirerek kendilerini farklılaştırırlar. Ancak her mutasyon varyant demek değildir.

 

Soru: Virüsün mutasyon geçirmesine aşılar mı neden oluyor?

Cevap: Hayır, virüsün mutasyon geçirmesinin en önemli koşulu özgürce çoğalabilme fırsatını bulmasıdır. Aşılanma ise mikroorganizmalara karşı insanın bağışıklık sistemini güçlendirip virüsün çoğalmasını engellediği için hataları, yani mutasyonları ve mutasyonlar sonrasında yeni varyantların oluşumunu engeller.

 

Soru: Mutasyon ile varyant arasındaki fark nedir?

Cevap: Mutasyon, mikroorganizmadaki genetik değişikliktir. Tek başına bir önemi yoktur. Ancak eğer bu mutasyonlar artarsa mikro organizmanın davranışı değişir –ki biz o zaman bu yeni değişmiş mikroorganizmaya varyant deriz.

 

Soru: Delta, böyle bir varyant mıdır?

Cevap: Evet, orijinal SARS-CoV-2 virüsünde zamanla pek çok mutasyon olmuş ve orijinal virüsün davranışı değişmiştir.

 

Soru: Delta varyantının davranışında nasıl bir değişiklik olmuştur?

Cevap: Delta’nın orijinal virüsten en önemli farkı insan hücrelerine bağlanabilme kapasitenin artmış olmasıdır. Bu değişim sayesinde delta varyantı önceki haline göre çok daha bulaşıcı bir biçime dönüşmüş ve su çiçeği kadar bulaşıcı bir karakter kazanmıştır.

 

Soru: Delta varyantı ile hastalanan kişilerin yakınmalarında da bir değişikliğe yol açmış mıdır?

Cevap: Evet. Delta varyantı ile hastalanan kişilerin ilk yakınmaları öksürük ve koku kaybından ziyade burun akıntısı, boğaz ve baş ağrısı olmaktadır.

 

Soru: Delta varyantı orijinal virüs ve diğer varyantlara kıyasla daha az şiddette hastalığa mı yol açıyor?

Cevap: Hayır, tam aksine delta varyantının diğer varyantların aksine daha ağır hastalığa yol açabildiği yolunda ciddi veriler vardır. Daha önemlisi bu varyant, COVID-19 hastalığının tedavisinde temel ilaçlardan birisi olan monoklonal antikorlara karşı da daha dirençlidir.

 

Soru: Delta varyant ile ölüm sayıları geçmişe kıyasla daha mı düşük?

Cevap: Aslında düşük değil. Sadece günlük yüz civarındaki ölümlere alıştık. Ayrıca eskiden bu vefat sayılarına ulaştığımızda günlük vaka sayıları daha yüksekti.

 

Soru: Yapılan aşılar işe yaramadı mı?

Cevap: Tam aksine çok işe yaradı. Hatırlarsanız aşı öncesi hemen her gün bir sağlık çalışanı ölüyordu. Aşıdan sonra bu ölümler çok azaldı.

 

Soru: Aşılanma delta varyantında işe yaradı mı?

Cevap: Evet yaradı. Ne yazık ki halen kaybettiğimiz insanların çoğu ya hiç aşılanmamış ya da aşılarını tamamlamamış kişilerdir. Aşılanmayı ne kadar arttırırsak delta varyantının yol açtığı ölümler de o oranda azalacaktır. Zaten araştırmalar aşılanmamış kişilerde delta varyantının daha ağır hastalığa yol açtığını göstermektedir.

 

Soru: Kullanılan aşılar tüm varyantlara karşı koruyucu mu?

Cevap: Evet tüm aşılar tüm varyantlara karşı halen koruyucu. Ne iyi ki aşının etkisiz olduğu bir varyant henüz gelişmedi. Ancak eğer aşılama yaygınlaşmazsa virüs hayatta kalabilmek için bu yönde mutasyonlar geçirerek aşıların etkisiz kalabileceği bir varyant geliştirebilir.

 

Soru: Aşıların etkili olmasından ne anlamalıyız?

Cevap: Aşıların ilk ve öncelikli amacı ağır ve ölümcül COVID-19’ un geçirilme ihtimalini önlemektir.

 

Soru: Tek doz aşı korur mu?

Cevap: Türkiye’ de kullanılan aşıların tümü iki doz ile etkin biçimde koruma sağlamaktadır.

Bunun tek istisnası daha önceden hastalık geçirmiş olmaktır. Daha önce hastalık geçirmiş olanlar tek doz mRNA (Türkiye için Pfizer-BioNTech aşısı olan Comirnaty) aşısı ile korunabilirler.

 

Soru: Aşı olan hastalık geçirebilir mi?

Cevap: Evet geçirebilir. Çünkü halen kullanımdaki aşılar hastalığın hafif biçimde geçirilmesini tam olarak önleyememektedirler.

 

Soru: Aşı olmuş kişilerin bulaştırma kapasitesi ve süresi aşı olmamış kişilerle aynı mıdır?

Cevap: Hayır değildir. Aşılanmış kişiler, aşılanmamış kişilere göre hem daha az virüs taşırlar hem de daha kısa süre bulaştırıcıdırlar. Çalışmalar bu iki nedenden dolayı toplum genelinde hastalığı yayan kişilerin ağırlıkla aşılanmamış kişiler olduğunu ortaya koymaktadır.

 

 

Soru: Varyantlardan korunma yöntemlerinde bir değişiklik var mı?

Cevap: Evet “Maske, (Fiziksel) Mesafe, Hijyen” üçlüsüne “Havalandırma” eklenmiştir. Kapalı alanların etkin biçimde özellikle doğal yoldan havalandırılması korunmanın temel bileşenlerinden birisi haline gelmiştir.

 

Soru: Standart tıbbi maske kullanmak yeterli mi?

Cevap: Kapalı mekânlarda çalışma zorunda kalan insanlar için yeterli olmayabilir. Bu kişiler mümkünse standart cerrahi maske yerine havadaki virüsün yüzde 95’ini süzen özel maske kullanmalıdır.

 

Soru: Bunlara ek olarak sağlıklı olmak için neler yapılmalı?

Cevap: Ölçüm yapılarak D vitamini eksikliği gösterilmediği sürece D vitamini alınmamalı. Besin takviyeleri kullanılmamalı. Sigara ve/veya herhangi bir tütün ürünü kullanılıyorsa hemen bırakılmalı. Elektronik sigara ve ısıtılmış tütün ürünlerinin de COVID-19 hastalığını ağırlaştırdığı bilinmeli. Açık havada spor yapmak ve ideal kilonun koruyucu olduğu unutulmamalı.

 

Soru: Kapalı alanlar ve havalandırma deyince aklımıza okullar geliyor.  Sizce okullar açılmalı mı? Yüzyüze eğitim büyük bir risk değil mi?

Cevap: Evet bir risk. Tümüyle güvenli koşullar yok ne yazık ki. Ancak ülke olarak bir konuda karar vermeliyiz: Eğitim riskini mi göze alalım, turizm faaliyetlerini mi? Çok açık ki ekonomi uğruna turizm riskini göze aldı. Oysa turizm gelirleri kısa dönemli kazançtır. Eğitim ise bir toplumun orta – uzun dönemini belirler. Ne yazık ki Türkiye, ekonomik sorunlar nedeniyle ülke olarak orta – uzun dönemini kaybediyor. Özellikle orta – düşük sosyoekonomik kesimlerin yaşama tutunabilme şansını yitiriyor. Okulların kapalı olması nedeniyle erkek çocuklar hızla çalışmaya, kız çocuklar ise evlenmeye yönlendiriliyor. Bu nedenle geleceğimizi yitirmemek için okulları mutlaka yüz yüze eğitime açmalıyız. Güvenli eğitim ortamını oluşturmalıyız.

 

Soru: Sizce güvenli eğitim ortamı nasıl oluşturulur?

Cevap: Öncelikle Türkiye genelinde halen artış döneminde olan salgını baskılamalıyız. Eğer ülke olarak okulların açılacağı Eylül ayına günlük yirmibinleri aşan bir hasta sayısı ile girersek okulları açık tutmayı başaramayız. Ayrıca bu dönemde hızla öğretmenleri aşılamak ve hem yeni sınıflar yapıp hem de yeni öğretmen istihdamı yaparak öğretmen başına düşen öğrenci nüfusunu azaltmak zorundayız. Son olarak sınıfların havalandırmasını yetkinleştirmeliyiz. Tüm bunlar başarılmayacak işler değil. Unutmayalım bir yılı aşkın bir zamandır okullarımız kapalıydı. Zamanımız oldukça çoktu.

 

Soru: Okulları açtıktan sonra neler yapılmalı?

Cevap: Okullarda hem öğretmenler hem de öğrenciler için yaygın PCR ve hızlı test taramaları yapılmalı. Aileler de yakınması olan çocukları okula birkaç gün göndermeyerek okulların açık kalmasına katkı sunmalı. Mecvut durumda delta'nin bulaşıcılığı çocuklarda da daha yüksek ama çocuklarda daha ağır seyrettiğine dair bir bilgi yok.

 

 Türk Toraks Derneği http://www.toraks.org.tr/

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve akyazimeydan.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.