ŞABAN PEKER
Köşe Yazarı
ŞABAN PEKER
 

ALLAH'IN VARLIĞININ DELİLLERİ; DENİZLER VE YÜZEN GEMİLER

Allah’ın Varlığının Delilleri; Denizler ve Yüzen Gemiler O´nun yüce kudretine delâlet eden ayetlerinden biri de yeryüzünü kaplayan, büyük Okyanus’un bir parçası olan ve yerin kıtalarını içine alan engin denizlerdir. Şimdi denizin acayipliklerini düşün! Zira denizin genişliği yerin genişliğinin birkaç misli olduğu gibi, orada bulunan hayvan ve cevherlerin acayiplikleri de yeryüzünde gördüğün acayipliklerden kat kat daha fazladır. Dünyanın Güneş’e, canlıların yaşaması için en uygun bir mesafede durması, gece gündüzü sonuç verecek şekilde ekseni etrafında dönmesi, mevsimlerin meydana gelmesini sonuç verecek bir eğikliği ve güneş etrafında yörüngesinin bulunması gibi pek çok hikmetli tercihlerin tesadüfle izah edilmesi mümkün değildir. Güneşten kopan böylesi büyük bir kütleyi bu kadar faydalı konuma getirip, bu kadar faydalı işleri yaptırmak, hem de bunların devamlı olması, elbette şuurlu bir idare edenin işidir. Aklı olan bir iradeyi, kudreti ve ilmi gösterir. Dünya ekosisteminde buhar kazanları hükmünde olan okyanus ve denizler şimdikinden daha küçük olsa idi ne olurdu? Bu durumda dünyamızın çok daha fazla bir kısmı yeteri kadar yağış alamadığı için çöl olacak ve hayata elverişsiz hale gelecekti. Peki, dünya ve okyanuslar şimdikinden daha büyük olmuş olsalardı ne olurdu? Bu sefer de sel felaketleri çok daha etkin olacak ve yine hayat olumsuz etkilenecekti. Özetle söylemek gerekirse; dünyamızda en etkin şekilde karaların kullanımı ve hayata uygun halde oluşu, ancak denizlerin şimdiki kadar büyük olmasıyla mümkündür. Karalar ve denizler arası bu hassas çevre dengesinin sürdürülmesi elbette tesadüflerle izah edilemez. Sonra gemilerin acayipliklerine dikkat et! Allah onları su üzerinde nasıl tutmuş, insanlara gemilerde seyretmeyi nasıl müyesser kılmıştır Yüklerini başka yerlere götürmek için gemileri onlara nasıl musahhar kılmıştır. Sonra gemileri yürütmek için rüzgârları nasıl salıvermiş, sonra gemicilere rüzgârların esinti istikametlerini, vakitlerini ve varacakları noktaları nasıl bildirmiştir. Yeryüzünün dörtte üç kadar büyük bir kısmını denizler ve okyanuslar kaplamaktadır. Bu da dünyamızın %71’i su olduğunu gösterir. Fakat sular geç ısınır ve geç soğur. Bunun biz insanlara ne gibi faydaları vardır? Bu soruya Tarik Uslu şöyle açıklamaktadır: “Geç ısınan sular, gündüzleri özellikle Dünyanın sıcak bölgelerinde ısıyı adeta emerek, ortalığın sıcaktan kasıp kavrulmasına engel olurlar. Geceleri ise, sular gündüzden depoladıkları ısıyı yavaş yavaş verdikleri için ortamın birden soğumasına engel olurlar. Bir nevi kalorifer işlemi görürler. Suyun bu özelliği sayesinde kış-yaz, gece-gündüz arasındaki ısı farkı hep belli bir oranda kalmaktadır. Bu oran da, üzerinde kelebeklerden gergedanlara ve insanlara kadar milyarlarca canlı türünün yaşadığı yeryüzü için en ideal orandır.” Kur’an-ı Kerimde birçok ayeti kerimede denizlerin insanlara musahhar kılındığı haber verilmiştir. “Allah, emriyle içinde gemilerin yüzmesi ve lütfundan (nasibinizi) aramanız için denizi size boyun eğdirendir.” (Casiye, 12) Buna, O’ndan başka kimsenin gücü yetmez. Allah-u Teâlâ hava basıncını, rüzgârın hızını, yeryüzünün çekim gücünü tanzim etmiş, gemilerin yüzmesini sağlayan daha birçok özellikler bahşetmiştir. Daha sonra da insanlara bütün bunları öğreterek denizlerinden faydalanmalarını mümkün kılmıştır. “Ta ki size rahmetinden tattırsın. Gemiler O’nun emriyle yüzsün ve siz O’nun lütfundan (nasibinizi) arayasınız.”(Rum, 46) Gemiler rüzgârlar sayesinde yüzer. Rüzgârlar da O’nun emri ile hareket eder. Bunun içindir ki gemiler hakikatte O’nun emri ile yüzmektedirler. “Umulur ki şükredersiniz. Bu nimetlerin yalnız O’nun olduğunu bilip mâbud olarak yalnız O’nu tanıyasınız, emir ve yasaklarına uyarak O’na kulluk edesiniz, nankörlükten kaçınasınız. Elbette ki böyle pek faydalı nimetleri ihsan buyuran Allah-u Teâlâ’ya şükranda bulunmak gerektir. Diğer taraftan denizler, tuzlu olarak yaratılmıştır. Şüphesiz bunun birçok hikmeti vardır. Tuz muhtevası sıfır olan, yani iyonlardan arındırılmış saf su içerisinde canlı yaşayamaz. Mesela tuzluluğu oluşturan sodyum, klor, magnezyum gibi iyonların hiç olmadığı saf sularda, balıkların kan ve su arası iyon yoğunluğu ayarlanamaz. Ayrıca su canlarının beslenmeleri de suyun belli oranda tuz bulundurmasına bağlıdır. Hiç tuz ihtiva etmeyen, yani tuzluluğu oluşturan iyonların olmadığı sularda besin de üretilemez. Allah (c.c) bu sistemleri böyle mucizevi bir şekilde yaratmıştır. Farklı özellikteki suların oluşmasında tuz muhtevası öncelikli öneme sahiptir. Tuz muhteviyatı çok farklı hayat ortamlarına uygun olarak çok farklı su canlıları yaratılmıştır. Eğer dünyamızdaki bütün sular, tuz muhtevası aynı veya düşük olsaydı, su canlıları sayısı günümüzdeki sayıdan çok daha az olacaktı. “Görmez misin? Allah yerde olanları ve emriyle denizde akıp giden gemileri buyruğunuz altına vermiştir.”(Hac, 65) Gemiler denizde O’nun kolaylaştırması ve musahhar kılmasıyla bu şekilde akıp gitmektedir. İnsanların menfaati için, O’nun gücü ve dilemesi ile denizde yüzerler. “Hem onların hem gemilerin üstünde taşınırsınız.”(Mümin, 80) Hepsi de birer ilahi ihsandır. Elbette deniz ve denizin içindekilere, gemilere bakan Allah’ın buradaki mucize olan sanatını görüp tefekkür edecektir.
Ekleme Tarihi: 14 Haziran 2023 - Çarşamba

ALLAH'IN VARLIĞININ DELİLLERİ; DENİZLER VE YÜZEN GEMİLER

Allah’ın Varlığının Delilleri; Denizler ve Yüzen Gemiler

O´nun yüce kudretine delâlet eden ayetlerinden biri de yeryüzünü kaplayan, büyük Okyanus’un bir parçası olan ve yerin kıtalarını içine alan engin denizlerdir. Şimdi denizin acayipliklerini düşün! Zira denizin genişliği yerin genişliğinin birkaç misli olduğu gibi, orada bulunan hayvan ve cevherlerin acayiplikleri de yeryüzünde gördüğün acayipliklerden kat kat daha fazladır.

Dünyanın Güneş’e, canlıların yaşaması için en uygun bir mesafede durması, gece gündüzü sonuç verecek şekilde ekseni etrafında dönmesi, mevsimlerin meydana gelmesini sonuç verecek bir eğikliği ve güneş etrafında yörüngesinin bulunması gibi pek çok hikmetli tercihlerin tesadüfle izah edilmesi mümkün değildir. Güneşten kopan böylesi büyük bir kütleyi bu kadar faydalı konuma getirip, bu kadar faydalı işleri yaptırmak, hem de bunların devamlı olması, elbette şuurlu bir idare edenin işidir. Aklı olan bir iradeyi, kudreti ve ilmi gösterir.

Dünya ekosisteminde buhar kazanları hükmünde olan okyanus ve denizler şimdikinden daha küçük olsa idi ne olurdu? Bu durumda dünyamızın çok daha fazla bir kısmı yeteri kadar yağış alamadığı için çöl olacak ve hayata elverişsiz hale gelecekti. Peki, dünya ve okyanuslar şimdikinden daha büyük olmuş olsalardı ne olurdu? Bu sefer de sel felaketleri çok daha etkin olacak ve yine hayat olumsuz etkilenecekti. Özetle söylemek gerekirse; dünyamızda en etkin şekilde karaların kullanımı ve hayata uygun halde oluşu, ancak denizlerin şimdiki kadar büyük olmasıyla mümkündür. Karalar ve denizler arası bu hassas çevre dengesinin sürdürülmesi elbette tesadüflerle izah edilemez.

Sonra gemilerin acayipliklerine dikkat et! Allah onları su üzerinde nasıl tutmuş, insanlara gemilerde seyretmeyi nasıl müyesser kılmıştır Yüklerini başka yerlere götürmek için gemileri onlara nasıl musahhar kılmıştır. Sonra gemileri yürütmek için rüzgârları nasıl salıvermiş, sonra gemicilere rüzgârların esinti istikametlerini, vakitlerini ve varacakları noktaları nasıl bildirmiştir.

Yeryüzünün dörtte üç kadar büyük bir kısmını denizler ve okyanuslar kaplamaktadır. Bu da dünyamızın %71’i su olduğunu gösterir. Fakat sular geç ısınır ve geç soğur. Bunun biz insanlara ne gibi faydaları vardır? Bu soruya Tarik Uslu şöyle açıklamaktadır: “Geç ısınan sular, gündüzleri özellikle Dünyanın sıcak bölgelerinde ısıyı adeta emerek, ortalığın sıcaktan kasıp kavrulmasına engel olurlar. Geceleri ise, sular gündüzden depoladıkları ısıyı yavaş yavaş verdikleri için ortamın birden soğumasına engel olurlar. Bir nevi kalorifer işlemi görürler. Suyun bu özelliği sayesinde kış-yaz, gece-gündüz arasındaki ısı farkı hep belli bir oranda kalmaktadır. Bu oran da, üzerinde kelebeklerden gergedanlara ve insanlara kadar milyarlarca canlı türünün yaşadığı yeryüzü için en ideal orandır.”

Kur’an-ı Kerimde birçok ayeti kerimede denizlerin insanlara musahhar kılındığı haber verilmiştir. “Allah, emriyle içinde gemilerin yüzmesi ve lütfundan (nasibinizi) aramanız için denizi size boyun eğdirendir.” (Casiye, 12) Buna, O’ndan başka kimsenin gücü yetmez. Allah-u Teâlâ hava basıncını, rüzgârın hızını, yeryüzünün çekim gücünü tanzim etmiş, gemilerin yüzmesini sağlayan daha birçok özellikler bahşetmiştir. Daha sonra da insanlara bütün bunları öğreterek denizlerinden faydalanmalarını mümkün kılmıştır. “Ta ki size rahmetinden tattırsın. Gemiler O’nun emriyle yüzsün ve siz O’nun lütfundan (nasibinizi) arayasınız.”(Rum, 46) Gemiler rüzgârlar sayesinde yüzer. Rüzgârlar da O’nun emri ile hareket eder. Bunun içindir ki gemiler hakikatte O’nun emri ile yüzmektedirler. “Umulur ki şükredersiniz. Bu nimetlerin yalnız O’nun olduğunu bilip mâbud olarak yalnız O’nu tanıyasınız, emir ve yasaklarına uyarak O’na kulluk edesiniz, nankörlükten kaçınasınız. Elbette ki böyle pek faydalı nimetleri ihsan buyuran Allah-u Teâlâ’ya şükranda bulunmak gerektir.

Diğer taraftan denizler, tuzlu olarak yaratılmıştır. Şüphesiz bunun birçok hikmeti vardır. Tuz muhtevası sıfır olan, yani iyonlardan arındırılmış saf su içerisinde canlı yaşayamaz. Mesela tuzluluğu oluşturan sodyum, klor, magnezyum gibi iyonların hiç olmadığı saf sularda, balıkların kan ve su arası iyon yoğunluğu ayarlanamaz. Ayrıca su canlarının beslenmeleri de suyun belli oranda tuz bulundurmasına bağlıdır. Hiç tuz ihtiva etmeyen, yani tuzluluğu oluşturan iyonların olmadığı sularda besin de üretilemez. Allah (c.c) bu sistemleri böyle mucizevi bir şekilde yaratmıştır. Farklı özellikteki suların oluşmasında tuz muhtevası öncelikli öneme sahiptir. Tuz muhteviyatı çok farklı hayat ortamlarına uygun olarak çok farklı su canlıları yaratılmıştır. Eğer dünyamızdaki bütün sular, tuz muhtevası aynı veya düşük olsaydı, su canlıları sayısı günümüzdeki sayıdan çok daha az olacaktı.

“Görmez misin? Allah yerde olanları ve emriyle denizde akıp giden gemileri buyruğunuz altına vermiştir.”(Hac, 65) Gemiler denizde O’nun kolaylaştırması ve musahhar kılmasıyla bu şekilde akıp gitmektedir. İnsanların menfaati için, O’nun gücü ve dilemesi ile denizde yüzerler. “Hem onların hem gemilerin üstünde taşınırsınız.”(Mümin, 80) Hepsi de birer ilahi ihsandır. Elbette deniz ve denizin içindekilere, gemilere bakan Allah’ın buradaki mucize olan sanatını görüp tefekkür edecektir.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve akyazimeydan.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.