BÜYÜK ÖDÜL, BÜYÜK MÜKÂFAT “CENNET”

03.11.2022 - 20:38, Güncelleme: 03.11.2022 - 20:38
 

BÜYÜK ÖDÜL, BÜYÜK MÜKÂFAT “CENNET”

Akyazı İlçe vaizi Şaban Peker bu haftanın köşe yazısında CENNET 'i kaleme aldı.

Kazananların artık sonsuza dek mutlu olacakları, eğlence ve neşe içerisinde geçirecekleri yer. Cennetin vizesini alanların yurdu. Onlar ki daha dünyada iken cennet vizesine başvurmuşlar bu yolda çalışmışlar ve yorulmuşlardır. Bir ülkeden başka bir ülkeye vizesi dahi gidemezken, dünya yurdundan cennet yurduna vizesiz gidebileceklerini nasıl düşünebilir insan. Cennet, Allah (cc)’ın koymuş olduğu hudutları çiğnemeyenlerin ebediyen mutlu olacakları ortam. Cennet, insan aklının ve hayalinin tasavvur etmekte zorlandığı nimetlerle donatılıp sakinlerinin beklendiği bir ortam. Cennet, hiçbir çalışma ve yorulma olmadan sınırsız nimetlerin olduğu mekân. Cennet, sadece inananların konaklayacağı saraylar. Orada canın çektiği ve gözün gördüğü her nimet vardır. Rabbim bu hususu bize şöyle anlatmıştır. Yaptıklarına karşılık olarak onlar için ne mutluluklar saklandığını hiç kimse bilemez.(Secde,  17) Şu hallerde nefsini düşün. İşin sonuna ulaşmışsın. İmtihanın neticesini öğrenmeye gitmişsin. Artık hesabını kolaylıkla vermişsin. Artık geçilecek son menzil kalmış. Sıratın önündesin. Cehennem ise aşağıda öfke ile çalkalanmaktadır. Heyecanın dorukta. Önüne bakıyorsun. Karşıda cennet. Hesabını verebildiğin için kalbin mutmain olmuş durumda. Sabırsızlanıyorsun. Kimileri önünde aşağıya düşerken, kimileri de yanından şimşek hızıyla geçiyor. Artık sıra sana geliyor. Geç diyorlar. Bismillah diyorsun. Sen de geçiyorsun. Artık karşıdasın. Cennet tarafında. Cennet kapıları önünde. Oradaki insanlar birbirlerini sarılıp karşılıklı sevinç içerisinde tebrikleşiyorlar. Sen de sevdiklerinle beraber kucaklaşıyorsun. Hep beraber cennet kapılarına doğru koşuyorsunuz. Neşeli, sevinçli gönlün, cennete girmeye takılmış vaziyette, kapının güzelliğine, nuruna takılmış vaziyette bakakalırsın. O kafile içinde nefsini düşün. Onlar ki, yüzleri ak, Allah’ın rızasıyla yüzleri parlarmış sevinçli bir şekilde ikramlar içinde karşılanırsın. Onlara cennetin kapıları açılınca, oranın güzel kokuları, insanın yüzünü okşayan meltem esintileri dalga dalga yayıldığını hissedersin. Melekler güler yüzle seni karşılar ve sana “selamun aleykum” diye seslenirler. Bu durum ayette şöyle anlatılır. Rablerine karşı gelmekten sakınanlar da gruplar halinde cennete sevk edilecek. Nihayet oraya vardıklarında cennetin kapıları açılmış olacak; bekçileri onlara, "Selâm size! Hoş geldiniz! Ebedî olarak kalmak üzere buyurun girin cennete!" diyecek.(Zümer, 73) Dünyadaki imtihanı kazanacak olanların içinde ebediyen kalacakları hayal ötesi mekân. İnsanoğlunun şu yaşantısına baktığımızda; Ya cennet ve içindekileri tanımamış ya da cennetin varlığına iman etmemiş. Bu kadar güzel nimetler varken dünyaya meyletmek ne kadar da acı. Cennetle ilgili bir kısım ayetleri ve hadisleri yazarak yazıyı sonlandırmak istiyorum. “Ey ayetlerimize inanan ve Müslüman olan kullarım! Bugün size korku yoktur. Sizler üzülmeyeceksiniz de. Siz ve eşleriniz sevinç ve mutluluk duyarak Cennet'e giriniz. Altın tepsiler ve kadehler içinde onlara yiyecek ve içecek sunulacaktır. Orada canlarının istediği, gözlerinin hoşlandığı her şey vardır. Ve kendilerine: Siz, orada ebedî olarak kalacaksınız, dünyada yaptıklarınıza karşılık kazandığınız Cennet işte budur. Orada sizin için pek çok meyveler vardır, onlardan yiyeceksiniz, denilir.” (Zuhruf sûresi, 68-73) “Allah’ın azabından korkup fenalıklardan sakınanlar (muttakiler) ise hakikaten güvenilir bir makamda, bahçelerde ve pınar başlarında, ince ipekten ve parlak atlastan elbiseler giyerek karşılıklı oturup sohbete koyulurlar. Evet, böyle olacak. Biz onları iri gözlü hurilerle evlendireceğiz. Onlar orada güven içinde, canlarının çektiği her meyveyi isteyebilirler. İlk tattıkları ölüm dışında, orada artık başka bir ölüm tatmazlar. Allah onları Cehennem azabından korumuştur. İşte bu, müminlere Allah’ın bir lütfudur. En büyük kurtuluş ve mutluluk budur.” (Duhân sûresi, 51-57) “İyiler kesinlikle Cennet'tedir. Koltuklar üzerinde etrafı seyrederler. Yüzlerinde mutluluğun parıltısını görürsün. Kendilerine damgalı, mükemmel bir içki sunulur. Onun içiminin sonu pek hoştur. İşte nefis bir hayat isteyenler bunu istesin, bu yolda yarışsınlar. O içkiye tesnîm pınarının suyu da katılmıştır. O pınardan ancak Allah’ın rızasını kazananlar içerler.” (Mutaffifîn sûresi, 22-28) Suheyb radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Cennetlikler Cennet’e girince Allah Teâlâ onlara: - Size vermemi istediğiniz bir şey var mı? diye soracak. Onlar: - Yâ Rabbî! Yüzlerimizi ak etmedin mi? Bizi Cennet’e koyup Cehennem ’den kurtarmadın mı, daha ne isteyelim, diyecekler. İşte o zaman Allah Teâlâ perdeyi kaldıracak. Onlara verilen en güzel ve en değerli şey Rablerine bakmak olacaktır.” (Müslim, Îmân 297. Ayrıca bk. Tirmizî, Tefsîru’l-Kur’ân 11) Ebû Saîd ve Ebû Hüreyre radıyallahu anhümâ’dan rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Cennetlikler Cennet’e girince bir kimse şöyle seslenir: Siz Cennet’te ebediyen yaşayacak, hiç ölmeyeceksiniz; hep sağlıklı olacak, hiç hastalanmayacaksınız; hep genç kalacak, hiç yaşlanmayacaksınız; hep nimet ve mutluluk içinde yaşayacak, hiç keder ve sıkıntı çekmeyeceksiniz.” (Müslim, Cennet 22. Ayrıca bk. Tirmizî, Tefsîru’l-Kur’ân 41) Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Cennet’te yay kadar bir yer, üzerine güneşin doğup battığı her şeyden daha hayırlıdır.” (Buhârî, Cihâd 5, 6, Bed'ü'l-halk 8, Rikak 51; (Hadisi Müslim rivayet etmemiştir). Ayrıca bk. Tirmizî, Fezâilü’l-cihâd 17)
Akyazı İlçe vaizi Şaban Peker bu haftanın köşe yazısında CENNET 'i kaleme aldı.

Kazananların artık sonsuza dek mutlu olacakları, eğlence ve neşe içerisinde geçirecekleri yer. Cennetin vizesini alanların yurdu. Onlar ki daha dünyada iken cennet vizesine başvurmuşlar bu yolda çalışmışlar ve yorulmuşlardır. Bir ülkeden başka bir ülkeye vizesi dahi gidemezken, dünya yurdundan cennet yurduna vizesiz gidebileceklerini nasıl düşünebilir insan.

Cennet, Allah (cc)’ın koymuş olduğu hudutları çiğnemeyenlerin ebediyen mutlu olacakları ortam.

Cennet, insan aklının ve hayalinin tasavvur etmekte zorlandığı nimetlerle donatılıp sakinlerinin beklendiği bir ortam.

Cennet, hiçbir çalışma ve yorulma olmadan sınırsız nimetlerin olduğu mekân. Cennet, sadece inananların konaklayacağı saraylar. Orada canın çektiği ve gözün gördüğü her nimet vardır.

Rabbim bu hususu bize şöyle anlatmıştır. Yaptıklarına karşılık olarak onlar için ne mutluluklar saklandığını hiç kimse bilemez.(Secde,  17)

Şu hallerde nefsini düşün. İşin sonuna ulaşmışsın. İmtihanın neticesini öğrenmeye gitmişsin. Artık hesabını kolaylıkla vermişsin. Artık geçilecek son menzil kalmış. Sıratın önündesin. Cehennem ise aşağıda öfke ile çalkalanmaktadır. Heyecanın dorukta. Önüne bakıyorsun. Karşıda cennet. Hesabını verebildiğin için kalbin mutmain olmuş durumda. Sabırsızlanıyorsun. Kimileri önünde aşağıya düşerken, kimileri de yanından şimşek hızıyla geçiyor. Artık sıra sana geliyor. Geç diyorlar. Bismillah diyorsun. Sen de geçiyorsun. Artık karşıdasın. Cennet tarafında. Cennet kapıları önünde. Oradaki insanlar birbirlerini sarılıp karşılıklı sevinç içerisinde tebrikleşiyorlar. Sen de sevdiklerinle beraber kucaklaşıyorsun. Hep beraber cennet kapılarına doğru koşuyorsunuz. Neşeli, sevinçli gönlün, cennete girmeye takılmış vaziyette, kapının güzelliğine, nuruna takılmış vaziyette bakakalırsın. O kafile içinde nefsini düşün.

Onlar ki, yüzleri ak, Allah’ın rızasıyla yüzleri parlarmış sevinçli bir şekilde ikramlar içinde karşılanırsın. Onlara cennetin kapıları açılınca, oranın güzel kokuları, insanın yüzünü okşayan meltem esintileri dalga dalga yayıldığını hissedersin. Melekler güler yüzle seni karşılar ve sana “selamun aleykum” diye seslenirler. Bu durum ayette şöyle anlatılır. Rablerine karşı gelmekten sakınanlar da gruplar halinde cennete sevk edilecek. Nihayet oraya vardıklarında cennetin kapıları açılmış olacak; bekçileri onlara, "Selâm size! Hoş geldiniz! Ebedî olarak kalmak üzere buyurun girin cennete!" diyecek.(Zümer, 73)

Dünyadaki imtihanı kazanacak olanların içinde ebediyen kalacakları hayal ötesi mekân. İnsanoğlunun şu yaşantısına baktığımızda;

Ya cennet ve içindekileri tanımamış ya da cennetin varlığına iman etmemiş. Bu kadar güzel nimetler varken dünyaya meyletmek ne kadar da acı.

Cennetle ilgili bir kısım ayetleri ve hadisleri yazarak yazıyı sonlandırmak istiyorum.

“Ey ayetlerimize inanan ve Müslüman olan kullarım! Bugün size korku yoktur. Sizler üzülmeyeceksiniz de. Siz ve eşleriniz sevinç ve mutluluk duyarak Cennet'e giriniz. Altın tepsiler ve kadehler içinde onlara yiyecek ve içecek sunulacaktır. Orada canlarının istediği, gözlerinin hoşlandığı her şey vardır. Ve kendilerine: Siz, orada ebedî olarak kalacaksınız, dünyada yaptıklarınıza karşılık kazandığınız Cennet işte budur. Orada sizin için pek çok meyveler vardır, onlardan yiyeceksiniz, denilir.” (Zuhruf sûresi, 68-73)

“Allah’ın azabından korkup fenalıklardan sakınanlar (muttakiler) ise hakikaten güvenilir bir makamda, bahçelerde ve pınar başlarında, ince ipekten ve parlak atlastan elbiseler giyerek karşılıklı oturup sohbete koyulurlar. Evet, böyle olacak. Biz onları iri gözlü hurilerle evlendireceğiz. Onlar orada güven içinde, canlarının çektiği her meyveyi isteyebilirler. İlk tattıkları ölüm dışında, orada artık başka bir ölüm tatmazlar. Allah onları Cehennem azabından korumuştur. İşte bu, müminlere Allah’ın bir lütfudur. En büyük kurtuluş ve mutluluk budur.” (Duhân sûresi, 51-57)

“İyiler kesinlikle Cennet'tedir. Koltuklar üzerinde etrafı seyrederler. Yüzlerinde mutluluğun parıltısını görürsün. Kendilerine damgalı, mükemmel bir içki sunulur. Onun içiminin sonu pek hoştur. İşte nefis bir hayat isteyenler bunu istesin, bu yolda yarışsınlar. O içkiye tesnîm pınarının suyu da katılmıştır. O pınardan ancak Allah’ın rızasını kazananlar içerler.” (Mutaffifîn sûresi, 22-28)

Suheyb radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Cennetlikler Cennet’e girince Allah Teâlâ onlara:

- Size vermemi istediğiniz bir şey var mı? diye soracak. Onlar:

- Yâ Rabbî! Yüzlerimizi ak etmedin mi? Bizi Cennet’e koyup Cehennem ’den kurtarmadın mı, daha ne isteyelim, diyecekler.

İşte o zaman Allah Teâlâ perdeyi kaldıracak. Onlara verilen en güzel ve en değerli şey Rablerine bakmak olacaktır.” (Müslim, Îmân 297. Ayrıca bk. Tirmizî, Tefsîru’l-Kur’ân 11)

Ebû Saîd ve Ebû Hüreyre radıyallahu anhümâ’dan rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Cennetlikler Cennet’e girince bir kimse şöyle seslenir: Siz Cennet’te ebediyen yaşayacak, hiç ölmeyeceksiniz; hep sağlıklı olacak, hiç hastalanmayacaksınız; hep genç kalacak, hiç yaşlanmayacaksınız; hep nimet ve mutluluk içinde yaşayacak, hiç keder ve sıkıntı çekmeyeceksiniz.” (Müslim, Cennet 22. Ayrıca bk. Tirmizî, Tefsîru’l-Kur’ân 41)

Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Cennet’te yay kadar bir yer, üzerine güneşin doğup battığı her şeyden daha hayırlıdır.” (Buhârî, Cihâd 5, 6, Bed'ü'l-halk 8, Rikak 51; (Hadisi Müslim rivayet etmemiştir). Ayrıca bk. Tirmizî, Fezâilü’l-cihâd 17)

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve akyazimeydan.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.